Translate

6 Haziran 2017 Salı

Schengen Vizesi Nasıl Alınır?

vize ücreti : 60 euro
hizmet ücreti : 26 Euro 

Artık schengen nedir nasıl alınır bununla ilgili her yerde bilgi var, ben size kendi deneyimimi anlatmak istiyorum. 
Bir gazla Prag'a gidiş dönüş uçak bileti aldım. (19 Aralık gidiş 30 Aralık dönüşlü/ 12 gün) Eski yeşil pasaportumda bir kaç avrupa giriş çıkış mühürü, yeni bordo pasaportumdaysa içinde bulunduğumuz yılı da kapsayan 5 yıllık Amerika vizesi var elimde referans sayılırsa. 
Çek Cumhuriyeti'nden vize almak kalıyordu geriye fakat Çek Cumhuriyeti'nin vize verme konusundaki sıkıntılarını duyunca stres yapmaya başladım. VFS Global aracı kurumu ile başvuru evraklarını tamamlayıp randevu almak istedim ve o da nesi : içinde bulunduğum haftanın hiç bir gününe randevu vermiyordu sistem. vize işlem süreci de 9-15 iş günü arası sürüyor dediler, yani 3 haftalık işlem sürecini hesaba katarsak vize çıksa bile benim seyahat tarihime yetişmesi mümkün olmayabilirdi. (19 aralıktaki seyahatim için verebildiği en erken rezervasyon tarihi 1 Aralıktı)  O zaman ne yapıyoruz : 1) EĞER ÇEK KONSOLOSLUĞUNDAN RANDEVU ALACAKSANIZ SEYAHAT TARİHİNDEN 30 İŞ GÜNÜ EVVEL RANDEVUMUZU OLUŞTURMAYA GAYRET EDİYORUZ 
Eğer sıkışık zamanınız varsa bir de telefonla randevu oluşturmayı deneyin ama işi şansa bırakmak istemezsiniz ;) 

Çek Cumhuriyeti ile ilgili önemli bir konuda booking.com gibi sitelerden otel konfirmasyonunu kabul etmemeleri. Sitesinde de belirttiği üzere kalacağınız otelin antetli kağıdında mühürlü kaşeli imzalı ve 2) İSMİNİZİ DE İÇEREN BİR KONAKLAMA ONAY MEKTUBU bekliyorlar. 

İşte ben evrak listesini düzgün okumayıp bu ayrıntıyı da kaçırdığım için (ve ertesi sabah çek vizesi için randevum olduğu için) tüm gece otellere mail atmakla geçti ve gece 
hiç bir otel geri dönüş yapmadı. 

Dolayısı ile son dk kararıyla Çek'ten vize almaktan vaz geçtim. Şansımı Fransa ile deneyecektim. Hemen VFS Global'i arayıp bilgi aldım ve önemli bir ayrıntıyı daha öğrendim 3) VİZE BAŞVURUSUNU SEYAHATİMİZ BOYUNCA EN UZUN SÜRE KALACAĞIMIZ ÜLKEDEN YA DA İLK GİRECEĞİMİZ ÜLKEDEN YAPMAMIZ GEREK. 

Benim ilk gireceğim ülke hatta çıkış yapacağım ülke de Çek Cumhuriyeti olmasına karşın Çekten Fransa'ya geçiş ve dönüş otobüs rezervasyonlarını, Fransada konaklayacağımı gösteren booking.com çıktısını ve seyahatimi ayrıntılı belirttiğim dilekçemi belgelerim arasına ekledim. VFS'den hızlı bşr şekilde ertesi güne randevu alabildim. Fransa başvurularının 3 iş günü içerisinde sonuçlandırıldığı bilgisini aldım. 

VFS GLOBAL / Harbiye 
Saatinden biraz önce gitseniz bile sorun etmeyip içeri alıyorlar. Önce danışmadan numara alıyorsunuz, sonra evrakları teslim edip vezneye yönlendiriliyorsunuz; vezneye gittiğinizde sizden olarak 85 euro + 4₺ alacaklar. O küsurat olan 1 Euro'yu  euro olarak ödemenize izin vermiyorlar. 85 Euro'luk kısmı da sadece nakit ve euro olarak ödeyebiliyorsunuz.
Bir başka dikkat etmeniz gereken kısım eski pasaportu kesinlikle almıyorlar, işlem görmüş her sayfanın fotokopisini alıyorlar. İster VFS Global'de sayfası 1₺'den fotokopi çektirin veyahut da eski pasaportunuzun sadece fotokopilerini dosyanıza koyun. 
Ödeme işlemi sonrası size verilen evrakı kaybetmeyin pasaportu onunla alacaksınız. 
Daha sonra bu sefer aldığınız numara mavi ışıklı tabelada görünüyor ve gidip biyometrik fotoğraf ve parmak izi veriyorsunuz. 
İşlem bu kadar. 
Sonucu heyecanla bekliyorum. 

(Edit: 22 saat içerisinde 15 günlük multi girişli vizem elimde oldu)
Ekim Elçin SOYTÜRK

16 Şubat 2017 Perşembe

Tanışalım Mı Artık ?

GELİN TANIŞ OLALIM

Fırat Tanış zaten orijinal bir adem. Ciğerimizin, vicdanımızın, kibrimizin ve günlük telaşımızın üzerini narince kaza kaza derinlerimize inip içimizde kopup gitmiş damarları oya gibi kanımıza işleyen bir işe imza atmış. Bu işi Yunus ile, Aşık ile aşk ile Karac'oğlan ile Mevlana ile, aşkın içinden geçenlerle ve geçmişlerin türküleriyle de süslemiş.

Dün Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesinde izleme şansına eriştiğim Gelin Tanış Olalım'ı herkes keşke izleyebilse son nefeste özümüze inebilsek öyle değil mi?

Dost nedir ?

Demiş ki dostunun cebine koyan divane;  "sensiz dünya malın' neyleyim dostum?"

Sizsiz neyleyim dostlar?

Gülen yüzleriniz, mutluluklarınız' olmadan neyleyim?

Paylaşamadığımı neyleyim??

Aşkla, özle, müzikle, şiirle, sanatla, akılla, fikirle vicdanla sevgiyle insafla kalın...

Bizim "biz"e ihtiyacımız var dostlar !

Gösterinin tanıtım videosu ;


Etkinlik takvimi ve biletler ;

http://www.biletix.com/search/TURKIYE/tr#fırat%20tanış%20ile%20gelin%20tanış%20olalım

Prag'da 12 Gün


Ülkemizin gökteki temsilcisi THY'nin kampanyaları insanı zaman zaman yoldan çıkarıyor. Yurtiçi uçuş fiyatına yurtdışı (özellikle Avrupa ve Rusya ve Yakın Asya) uçuşları ile karşılanabilir fiyatlara farklı dünyalara kapı açmak mümkün.

Böyle bir sefer ile ben de tam yılbaşı öncesi Prag'a kaçtım. Prag hepimizin bildiği gibi bir Ortaçağ şehri. Ben tadını çıkara çıkara gezdiğim için 1 hafta yetmedi. Bir şehri/ülkeyi turistik olarak gezmek ve önemli yapıların önünde fotoğraf çekmek yerine sokak sokak keşfetmek, orda yaşıyor gibi hissetmek, insanlarını tanımak daha cazip geliyor bana. Bu sebeple bir hafta benim için küçücük Prag için az bile geldi. 

Bir de tam yılbaşı öncesi gittiğim için hava çok soğuk olmasına rağmen içimi ısıtan Yılbaşı Pazarları şehrin önemli meydanlarında hatta önemsiz meydanlarında bile sokağı süslüyordu. Bu Yılbaşı Pazarı kültürünü gerçekten çok seviyorum. Keşke ülkemizde de buna benzer insanları sokakta buluşturan aktiviteler olsa. Özellikle İstanbulluların böyle etkinlikler beklediğini sanıyorum ancak sadece küçük mekanların yaptığı bir kaç girişim var bununla ilgili. Bir Küçük Ekim Meselesi Blog Sayfası olarak 2017'ye veda ederken böyle bir pazar düzenleme projemiz var. Belki hepinizi bu sene şaşırtabiliriz. 

Bunun dışında Prag'ı okumaktan ziyade yaşayın isterim bu sebeple kısa kısa geçeceğim. Eğer 1 haftanız veya daha uzun bir süreniz varsa yakın şehirleri seyahatinize katmanızı tavsiye ederim. Bunlar da şöyle ;
1- Kutna Hora
2- Cesky Krumlov
3- Karlovy Vary 
4- Plzen
5- Bohemya İsviçre Ulusal Parkı
6- Brno (Çek Cumhuriyeti'nin 2. büyük kenti) 

Ancak 5 gün ve daha az süreniz varsa sadece Kutna Hora ya da Karlovy Vary gibi yakın noktalara bir gün ayırıp geri kalan sürede Prag'ı yaşamalısınız. 

BU PARA MEVZUSU ÇOK TARTIŞMA KONUSU

Döviz bürolarından uzak durmak dolandırılmamak için önemli. Havalimanındaki bankomatlardan (ki hepsinin ingilizce seçeneği mevcut) biraz koruna edinmekte fayda var. ben 2000 koruna çektim aşağı yukarı 180 TL gibi bir miktar ediyor. 

HAVALİMANINA İNDİK, SONRA ?

Havalimanından şehri tanımaya başladım. Havalimanı içindeki dükkanlar şehirde ne ile karşılaşacağım hakkında fikir verdiği içiin önce onları dolaştım. 

Prag havalimanından merkeze giden shuttler'ın yanında otobüs-metro bağlantıları ile rahatlıkla ve 40 dk gibi sürede merkeze gitmek mümkün. Ben otobüs-metro bağlantısını kullanmayı tercih ettim, bileti danışmadan almak mümkün 32 Koruna'ya aldığınız bileti 90 dk boyu kullanabiliyorsunuz. 
Fakat bana hiç kontrol denk gelmedi. Zaten 5 kere toplu taşıma kullanmıştım. 

HOSTELLER 

Ben Prag seyahatimde bir sebepten 3 hostel değiştirip bir de üstüne couchsurfing yaptım. Size tavsiye edebileceğim sadece bir hostel var aralarından, Old Prague House Hostel. Yalnız bir de Old Prague Hostel var benimki Old Prague House Hostel , arada bir House farkı var. Kesinlikle öneriyorum. 


NOEL PAZARLARI 

Akşam gitmeme rağmen hemen kendimi sokaklara attım vebeni astronomik saat etrafındaki muhteşem 2 Noel Pazarı karşıladı. Mümkün mertebe bu pazarlarda gördüğüm her şeyi denedim diyebilirim. Bu pazarlarda dövme demir ürünlerden, el yapımı kurabiyelerden, patik şarka ve kuklalardan, zeytinyapı, sosis sucuk şekerleme çikolata gibi el yapımı gıdalardan başka neler bulabiliriz derseniz ;

1- Tridelnik 
2- Langose 
3- Reçelli Peynir Kızartması
4- Hot Cider
5- Domuz Bacağı Çevirmesi 
6- Polonya Usulü Balık Çorbası

NOT : THY bugün son biletle tarihli kampanyasıyla sizleri Güney Avrupa'ya, daha sonraki tarihler için Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne promosyonlu olarak uçurmaya hevesli. Promosyonlar hakkında detaylı bilgi için tıktık. 

27 Kasım 2016 Pazar

Avrupa'nın Göz Kamaştırıcı Noel Pazarları

Türkiye'de her yılbaşı arifesi görürüz; mağaza vitrinleri, alışveriş merkezleri ve bazı sokaklar kıyafet değiştirir, cicilere bürünür. Fakat Avrupadaki Noel Pazarları hala Türkiye'de görmeye alışık olmadığımız bir kültür. Ben daha evvel bir kaç şehirde görme şansına eriştim.
Noel pazarlarının en belirgin özelliği olarak genelde bir karnaval havasının olduğunu, sıcak şarap ve tarçın kokularıyla bezendiğini, yemeye kıyamayacağınız zencefilli noel baba kurabiye ve keklerinden dekoratif sayısız parçaya kadar bir çok ürünün göz zevki yaratan bir harmoniyle sıralandığını söylemek mümkün. 

Yalnız 24-26 Aralık genellikle tüm noel aleminde tatil olduğu için Avrupa seyahatlerinizde açık dükkan bulmama ihtimalinizi değerlendirmekte fayda var :) 

Hala vakit varken bu pazarlardan sizin için derlediğimiz bir kaçını yerinde görmek isteyebilirsiniz.

10- BILLUND


Danimarka'nın turist yoğunluğu en yüksek şehirlerinden biri olan ve aynı zamanda dünyaca ünlü LEGOland'i içerisinde barındıran Billund, Christmast Market görmek isteyen bilhassa çocuklu aileler için çok uygun bir alternatif. 
Ayrıca Türk Hava Yolları'nın kampanyası ile gidiş geliş 119$ gibi bir ücrete yolculuk yapmak için tıklayın.

9- LJUBLJANA


Hala görmediyseniz Slovenya'nın bu küçücük ve büyüleyici şehri THY'nin ekonomik kampanyası ile sizlere ev sahipliği yapmayı bekliyor. Noel'de Ljubljana'nın zerafetle ışıklandırılmış sokaklarında kendinizi sıcacık hissedeceksiniz. 

8-LVIV


Ukrayna'nın batısında yer alan aynı zamanda tarihi şehir şehir merkezi ile Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Lviv'de Noel Pazarı deneyimi yaşamak için bir güzel sebep de vizesiz oluşu. Sadece uçak biletinizi alarak ekonomik bir alternatif olan Lviv şehrinde Noel'i karşılayabilirsiniz. THY Lviv için de özel bir kampnaya yapmış : tıktık. 

7-BRAUNSCHWEIG


Hannover ve Bremen'e yakınlığıyla bilinen Almanya'nın sempatik ve küçük şehirlerinden biri olan Brauschweig Christmas Market, benim de daha önce katıldığım hatta bir ihtimal bu sene de katılabileceğim bir pazar. Lokaller sıcak şaraplarını alıp bu marketlerde soğuğa aldırış etmeden sohbet ediyor pazar dönemleri. Braunschweig'a Hannover uçuşu üzerinde trenle 40 dk'da ulaşmak mümkün :)

6- ZAGREB


Hırvatistan'ın başkenti ve en fazla turist çeken merkezi Zagreb aynı zamanda resmi olarak "Avrupa'nın En İyi Noel Şehri" ünvanına sahip. Bunda hem mistik havasının hem de Avrupa'nın alışagelmiş büyük şehirlerindeki pahalılığın etkisi olsagerek. THY'nin bu kampanyasıyla Zagreb'e ekonomik uçmak mümkün. 

5- COLMAR


Zagreb'in ünvanını almaya aday olan ve Fransa'da bulunan Colmar da dünyanın en güzel Noel Pazarlarından birine ev sahipliği yapıyor. İsviçre, Almanya, Fransa sınırlarının birleştiği Alsaz bölgesinin içerisinde bulunan Colmar, Noel için sıra dışı bir deneyim olacaktır. 

4-LONDON


Biliyorsunuz İngiltere'ye dair kulaktan kulağa yayılan bir şey var ki o da vize almanın zor olduğu ülkelerden birisi olması. Bu sebeple Cristmas'a yetişmek için acele edip "hızlı vize" seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Hyde Park Winter Wonderland bu sene 20 Kasım itibari ile büyük bir iddia ile kapılarını açıyor. 

3- BRUSSEL


2 km boyunca uzanan zengin dükkanları ve içerisinde barındırdığı buz pisti, lunapark gibi atraksiyonlaru ile nam salmış Plaisirs d'Hiver Noel Pazarı kesinlikle Avrupa'nın en iddialı noel pazarları arasında yer alıyor. Pazar 25 Kasım 2016- 1 Ocak 2017 tarihleri arasında görülebilir. 

2- BUDAPEŞTE


Macaristan'ın göz bebeği Budapeşte de her yıl Kasım ayından Ocak başına kadar içinizi ısıtacak noel pazarlarına ev sahipliği yapan şehirler arasında yer alıyor. Art nouveau tarzı binalar arasında kurulan bu ahşap dükkanlarda macar yemeklerinin ve tatlılarının tadına bakarken lezzetleri daha sonra da damağınızda hissetmek için içinde bulunduğunuz anı unutulmamak üzere fotoğraflamak isteyeceksiniz. 

1-PRAG


Ahh Prag, büyülü Prag, masalsı Prag. İlk Schengen vize başvurumu yarın itibariyle bu büylü şehirde Noel'i karşılamak üzere Çek Cumhuriyeti'nden yapacağım. Her şey yolunda giderse yakında buradan size Prag ve Prag'da Yılbaşı ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler verebileceğim  :) 

Görüşmek üzere :*

18 Eylül 2016 Pazar

Zeytinli Rock Festivali 2016

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Savaşlara, ölümlere, kirli siyasete ve götürdüklerinin yasını tutmak suretiyle ölümü yüceltmeye ayırdığımız enerjiyi bilime, sanata, edebiyata, şiire, sinemaya, tiyatroya, spora, müziğe ayırabisek, her şeyden evvel "yaşamı" ve yaşamın eşsizliğini yüceltebilsek daha farklı olur dünya.Şu fotoğraftaki gibi olur ;


 Belki biz ölümü bu kadar yüceltmesek bu fanatik duyguları coşturmak için her gün yeni kurbanlar vermeyiz. Ülkemizin daha fazla birleşmeye, insanların daha özgür hissetmeye ihtiyacı olan şu günlerde müziğin birleştirici etkisini hissetmeye Zeytinli'ye gittim.

Zeytinli Rock Fest 2017'ye , İstanbul'dan gitmeye hazirlaniyorsanız size ufak bir rota önerisi verebilirim. Edirne-Çanakkale-Bozcaada-Assos-Akçay rotası seyri keyifli ve süprizli bir rota sunuyor. Hem keşfetmemiş olanlar için yol üzerinde Truva, Apollon Tapınağı, Athena Tapınağı, Kadırga Koyu gibi harikalarla buluşma olanağı yaratiyor.

Şimdi gelelim Festival hakkında önerilere ;

YANIMDA NE GÖTÜRMELİYİM?

Çadir
Kilit
Mat ya da Şişme Yatak (ben şişme yatak tercih ettim)
Battaniye, çarşaf, yastık (yastık önemli, ben almamıştım:( )
Hijyen ürünleri (ıslak mendil, peçete, neye ihtiyacınız olacağını düşünüyorsanız)
Güneş Kremi
Mayo
Roll on deodorant (sprey formlar içeri alınmıyor)
Rahat ve gözden çıkarabileceğiniz ayakkabılar (3 gün sandaletle gezdim 2 gün botla, kesinlikle bot daha iyi bir tercih)
Çok elzem değil ama mini bir fener
Kesinlikle taşıması kolay, pratik, çok gözlü bir çanta (bel, sırt, omuz çantası olabilir)

NASIL BİR ÇADIR SEÇMELİYİM?


çadırım (Fresh&Black)

Sırf bu festival için çadir ve şişme yatak aldım ve ikisinden de inanılmaz memnun kaldım.
Beklentinize göre bir çadır seçmek en güzeli.
Eğer sıcaktan çok etkilenmiyorsanız, "sabah güneşi çadırımı 6 sularında ısıtmaya başladığında uyanırım" diyebiliyorsanız Arpenaz 2 çadirlardan alabilirsiniz.
Ancak ben kesinlikle uykumdan uykumu aldığımda uyanmak istediğim için şu canavarı tercih ettim.
Kesinlikle bol esintili, serin, öğlen 2'de bile içinde uyunabilen, festival katılımcılarının içinde uyumak için para teklif edeceği türden bir çadir.
Bir de içine şu yatağı döşedim, otel odası konforunda uyudum diyebilirim.




FESTİVAL ALANI 

bavulla giriş anı.. (arkadaki görüntü alanla ilgili fikir mermez)
Alanda neredeyse hiç bir ağaç, gölge yok.
Denize sıfır bir sahil üzerinde kurulu. Gündüz denize girebilirsiniz ancak deniz çok temiz diyemeyeceğim ve buz gibi. Ben dahil ayağı yarılan çoğu kişiyi de unutmamak lazım ki yürürken dikkatli olunsun.
Ama oldu da ayağınız yarıldı, alanda ambulanslar mevcut bunlar aynı zamanda revir hizmeti de görüyor.
Yemek stantları bence gayet iyiydi. 10 liraya başarılı bir künefe bile yedim. Alanda genelde nakit geçiyor ama kredi akrtı ile de alabileceğiniz şeyler var. Ben Festival boyu köfte ekmek, tavuksuz ama yanındaki müthiş turşularla kendini affettiren tavuk pilav, künefe, çok leziz ve kılçıksız uskumru filan yedim. Yemekler iyiydi ama gündüz o kadar sıcak olacak ki alanda durmak istemeyeceksiniz. Hoş, Tuborg ve Carlsberg vantilatörlü gölgelik ve minderli hoş alanlar yaratmıştı ama sıkıntıdan patlıyor insan. O yüzden çoğu insan gibi akçay merkezde klimalı salonlu kahvaltı salonları, cafelerde güzel bir kahvaltı çekip tuvaletini filan kullanabilirsiniz. Tuvalet demişken..

TUVALET VE DUŞLAR

Hayriye Teyze 'nin evinde kahvaltı
Tuvaletler seyyar tuvaletlerin en şıkı, ama kullanılamayacak kadar pis. Özellikle kadınlar için imkansız diyebilirim. Çoğu insan gözünü karartıp giriyordu ama benim için na-mümkündü. Alanda bir de ücretli tuvalet var ancak onda da uzun kuyruklar mevcut.
İnsanlar tuvalet ihtiyaçlarını genellikle çevre otel-cafe-yerli halkın evi gibi alternatiflerle gideriyorlar.
Festival alanının kapısından çıktığınızda çok sayıda bakkal, otel, yerel ev, çayır çimen bulmanız mümkün. Ancak mesela konser alanından festival çıkışı 5-7 dk arası hızlı tempo yürüme mesafesi. Bu konser seyircisinin oluşturduğu trafiğe göre 3 katına çıkabiliyor.
Gece deniz kenarına sıralı arkası dönük adamlar görmeniz çok doğal.
Duşlar içinse korkunç sıralar var. Saatini yakalamak lazım. Duş dediğimiz plaj duşları var ya, onlardan. Su soğuk akıyor. 4 bir tarafı açık duşlarda tam olarak temizlenebilmekse imkansız denebilir. Alanda sponsor stantlardan hijyen pakedi dağıtanlar oldu fakat ne kadar yeter tartışılır o yüzden kendi şampuan ve sabununuzu getirmeniz gerekiyor.
Alana yakın tutulan evlerde kalan arkadaşlarınız varsa, ya da insani ihtiyaçlarınızı karşılamak için ev tutarsanız birkaç arkadaş, duş ve tuvalet en temiz evde hallediliyor.

ŞARJ

Alana girdiğimde 5 TL'ye bir etiket aldım telefonumun arkasına yapıştırdılar ve 5 gün boyunca alanda sınırsızca ve hunharca telefonumu şarj edebilecektim. Ancak istasyonlar önünde hem telefon verirken hem de alırken öyle sıralar oldu ki ancak 3-4 kez kullanabildim. Onun dışında ortalıkta dolanıp duran powerbankleri sömürdüm diyebilirim. Şarja taktığınızda telefonu emanet vermiş gibi oluyorsunuz bu da rahatça denize filan girebilmenize yarıyor bence müthiş bir olay.

HIRSIZLIK

Ben hiiiççç denk gelmedim. Hatta kayıp cüzdanları telefonları sahibine ulaştırmaya çalışan bir kitle vardı. Ha, ben tamamen kendi özgür irademle kendi şarj aletimi kaybettim. Bir ara rüzgar kuvvetli estiğinde uçan çadirlar da eşya kaybına sebep oldu ama hırsızlık olaylarına denk gelmedim doğrusu.

KONSERLER


Sanırım Manga

Bu konuyu tartışmaya bile açmıyorum bugüne kadar görülen en kapsamlı en güzel sahne programına sahipti festival.
Athena en sevdiğim gruplardan biriyken bu sahne performansında artık televizyon çocukları olduğuna beni ikna etti. Ruhsuz bir performanstı.
Aradan sıyrılan ve iz bırakan performanslar ise (kimini kaçırsam da) Selda Bağcan, Manga, Gece, Şebnem Ferah (çok çok iyiydi) , Hayko Cepkin (herkesin kanını dondurmuş), Moğollar, Duman ve Mor ve Ötesi oldu. Bana kalırsa Ceylan Ertem de çok iyiydi ki kendisinin fanı değilim tüm konser Murat'a kitledim :)

KOMÜN YAŞAM



Festival sonuçta ticari bir etkinlik ama böyle festivallerde bir Gezi ruhu, komün bir yaşam da söz konusu. Sigaraya biraya hiç para vermeyenler çoktur mesela. Bir ara havada sigaralar uçuyordu. Genel olarak uzun kuyruklar olduğu için susuzluk çeken bir çok insanın imdadına yine uçan sular yetişti. Genel olarak festivalde bir çok şey uçabiliyordu. Bira bile köpürmesine rağmen uçabiliyordu.
Para bile uçabilir. Ben elden ele uzatıldığını gördüm ama genel olarak uçuran bir festival.
ayağımı yardım ollleyyyy 
Festivale özel şoförlü araç tutmuş gibi gittim. Hem de geze geze. Festivalden bir önceki gece evini açan oldu, sokakta kalmayalım diye. Festivalin ilk günü ben şarj etiketi almaya gidip geldiğimde çadirim kurulmuştu. Ertesi gün bavulumu taşıyıp yatağımı şişirdiler. Ayağımı kestim omuz ve sırtlar üzerinde lojistik destek sağladılar. Boyum kısa konseri izleyemiyorum diye omuzlarında taşıdılar. Snickers canım çekti, alana sokulması yasak olduğu halde çaaat diye snickers çıkarıp verdiler :D Moralim bozuk diye yatağımın önünde şarkılar türküler söylediler. Arkamda duruyor olan çadirimi kaybettiğimde benimle birlikte 45 dk aradılar :D Gecenin 4'ünde baskınla yatağımdan kaldırıp Jager , Rom, Jack içirmeye götürdüler. Ağzıma zorla jelibon sokmaya çalışanlar oldu :D Rakısını dostlar, rakısını boş gitmesin diye pirzola ile paylaşanlar oldu :)
Yandım, derim soyuldu, 5 gün boyu tuvalete gidemedim, hamile sananlar oldu, sesim kısıldı, dondum ısınmak için battaniye altında sokulduğum adamlar oldu, sırf yanyanayız rahatsız etmiyim diye horlamayanlar bile oldu :) , bazen aç bazen susuz kaldım kısa süreler için, Hasanboğuldu'da götümün donduğu da oldu, gece denize girdiğimizde alarmlarla sirenlerle kıyıya çağrıldığımız da.., Teknenin birine kaçtığımız sonra adam tırt çıkınca tekneden atladığımız oldu, boktan sebeplerle kaçırdığımız konserlerimiz de... ama her anına değdi.
Mükemmel insanlar tanıdım, hala çok yakınımdalar. Burada paylaşabileceğim paylaşamayacağım bir sürü süper anım oldu. Festivalden bir kaç ömürlük dost ve bir kardeş cebimde ayrıldım.

KESİN BİLGİ 

Festivalin son günü, bir sonraki sene yapılacak festival için hazırlıklar başlıyor :)



Hasanboğuldu


20 Ağustos 2016 Cumartesi

Araçla Ege Turu -5 / Didim, Bodrum


Kuşadasından Didim çok yakın, eğer Bodrum istikametinde ilerliyorsunuz Didim kesinlikle sizi yoldan çıkartmalı. Ben darbe zamanı yollarda olduğum için ilerde konteyner polis çevirme noktaları ve bir çevirme görünüyor.


İlk Önce Apollon Tapınağı'nı görmeye gidiyorum. Tapınağı Müzekart ile gezmek mümkün. Arkada gördüğünüz yıkık duvarın altında bir kapı girişi var gördüyseniz. Ordan ilerleyip bir tünelden geçip tiyatro meydanına çıkılıyor. Muazzam bir yapı.


Tapınağın hemen karşısında hediyelik eşyacılar ve dinlenme yerleri bulunuyor. Ben bir davete icabet edip şu gördüğünüz sempatik lokantada biraz oturdum. Çay ikram ettiler. Çaya eşlik eden koyu bir muhabbet vardı, fotoğrafta gördüğünüz gülümseyen bey aynı zamanda Didim Eski Belediye Başkanı Mümin Kamacı. 10 yıldan fazla hizmet etmiş Didim'e. Onun da köşesinde bir fotoğrafını çekip sevgili Abdullah'ın eskortluğunda yollarda kayboluyorum :) Amaç nedir ? Tabii ki Didim'in şu altın gibi kumsalı olan Altınkum Plajına ulaşmak :)


Plajın girişinde artık ayda bir gözgöze gelmesem hemen özlediğim sevgili Poseidon'cuğumla bir süre bakışıyoruz. Sonra bana özel şöyle şık bir poz verir misin dost düşman tanrı görsün diyorum, sağolsun beni kırmıyor :) 


Sahiden altın  kum değil mi? Ege turundan önce Çeşme/Ilıca plaj anlamında favorimken ege turunda öyle güzel koylar sahiller plajlarla tanıştım ki gerçekten benim ülkem bir cennet. 
Ülkemin insanı da ayrı güzel. Şu tekerlekli sandalyenin sahibi olan insanlar şezlonglarını gönüllü olarak benle paylaştı, yiyecek içecek ikram ettiiler ve eşyalarıma da oturup ben deniz keyfi sürerken göz kulak oldular. Aynı plajı denizi zaten bulamazsın geçtim, ama aynı sıcakkanlılığı Miami'de bulabilir misin :)

Evet yüzdük, yedik, içtik derken yine yolcu yolunda gerek, gezinin son durağı Bodrum'a doğru kontağıu çalıştırdım ..

Bodrum deyince Kale. 


Ben size ufak trailer vercem ama süprizini çok bozmak istemiyorum. Yine müzekartla gezilebilecek Bodrum Kalesini kesinlikle ve kesinlikle görmenizi tavsiye ediyorum. Sadece Bodrum'un en güzel manzarasına sahip olmayacaksanız aynı zamanda muhteşem bir bahçe arasında dolanıp tüm ihtişamı ile bir kale müze gezmiş olacaksınız. 


Bunun dışında Bodrum'da deniz kıyısında restoranlar masa sandalye atmış durumda. Hatta ben gece oturduğum bir restoranda iki biradan sonra kendimi denize ettım ay ışığı altında gerçekten mükemmeldi. Genel olarak ayakları suya sokarak yemek içmek keyfi mümkün. 
Bunca senedir Bodrum Bodrum dendiği kadar var. Begonvilli beyaz kireçten evleri, deniz huzur, mis kokulu rüzgarı , sinirli sinirli insanları :)), kalesi, eğlence hayatı ile Bodrum tam bir yaz vaadediyor. 
Tekilacılar sokağı kalite açısından beklentimden düşük çıktı onu belirtmekte fayda var. Asmalı'dan daha iyi bir sokak bekliyordum ben. 

Bodrum'u o denli sevdim ki 2 gece asla yetmedi ve tatilimi uzatmaya karar verdim. Bodrum'daki bir arkadaşımla anlaşıp, kendisi bu işlerle meşgul, Gümbette bir otelde bu sefer sadece deniz güneş havuz olarak temiz , fresh ve kaygısız bir şekilde tatilimi noktalandırdım. Kaldığım motelden daha ucuza gelmesi de ayrıca bir travma oldu. Arkadaşın var, kullan di mi :) 

Siz de Bodrum'da daha ekonomik tatil düşünüyorsanız size de yardımcı olabilirim. Bana Bir Küçük Ekim Meselesi facebook sayfasından özel mesaj yoluyla ulaşmanız yeterli :) 

Bir Ege Turu toplamda 16 günde Ayvalık-Cunda-Dikili-Bademli-Foça-Sazlıca-İzmir-Alaçatı-Çeşme-Kuşadası-Didim-Bodrum-Gümbet rotası üzerinde böylelikle bitti. Malesef Marmaris ve Datça'ya vaktim enerjim yetmedi :/ Ama bundan sonra bu rotayı daha da geliştirerek her sene yapmayı planlıyorum :) 

Yarın bana yine yol var dostlar. Yolda yine görüşeceğiz , takipte kalın,  sevgiyle kalın , harika bir cumartesi geçirin, hepinizi çok seviyorum, öpücükler :*



19 Ağustos 2016 Cuma

Araçla Ege Turu -4 / İzmir, Kuşadası

Foça'dan sabahın erken saatlerinde ayrılıyorum. İstikamet İzmir. Ortam artık bi nebze tatsız. Tatsız şeyler oldu çünkü ülkede. Çok enteresan yollardan geçerek İzmir'e ulaştım öncelikle beni saati çalınan İzmir Saat Kulesi ve çöple dolu sokaklar karşıladı. Ancak böyle hatırlamak istemediğim için o fotoğrafı paylaşmayacağım. Hedefim şu manzara çünkü :


Herkes bilmese de Ilıca Plajının ucundaki Yıldız Burnu aynı zamanda doğal bir ılıca barındırıyor. Görmüş olduğunuz kısım taşlarla çevrili ve sıcak su. Taşları aştığınızdaysa egenin serin sularına kavuşuyorsunuz. 


Anladığınız üzre İzmir'e geçer geçmez kendimi Çeşme'ye attım. Çeşme, tatil olarak hep tercih etmek isteyeceğim bir yer. Bayılıyorum. Bu sene Çeşme'nin özellikle Alaçatı'nın benim için bir başka anlamı daha vardı tabii. Hayatımda ilk kez Survivor izledim :) O da nasıl oldu, Konya'da kuzenimin evinde TV açıktı ve Survivor2016'nın ilk yayınıydı. Bir adam var Allahım o ne hoşluk güzelliktir. Serkay. Serkay Tütüncü. Sadece beni değil herkesi etkilemiş olacak ki, ve de bunu performansıyla destekledi ki yarı final koltuğuna kadar oturdu Sekomuz. Kendisi Alaçatı'lı ve ben bu yukarda gördüğünüz surf okuluna sırf onu görebilmek için gittim. Göremedim :/ Geç kaldım. Hayal kırıklığı ile Alaçatı'ya dondurmaya doğru yönelirken o binlerce kişinin arasında sevgilisini eline takmış geçti önümden. 2 kere hem de. O nasıl bir yakışıklılık ne endam ne güzelliktir. Dostlar başına deyip geçelim. 


Alaçatı'ya mutlaka gidip arka sokaklarına kadar ilerleyin. Tam bitti derken sizi yine süprizlere ağırlayan sokaklar bulacaksınız. 


Özellikle antikacılarla bezenmiş arnavut taşlarından hiç ayrılmak istemeyeceksiniz. Alaçatı geçen seneden beri sempatikliğini tam gaz koruyor yalnız geçen sene Mayıs'ta gittiğim yeri bu sene Temmuz'da gördüğümde kalabalık açısından şok oldum. Sokaklarda resmen yürünmüyor. Burda çok güzel mekanlar var tavsiyem foursquare arama motorunu kullanarak ve yorumları okuyarak burda damaklara bir şenlik vermeniz. 

Çeşme, Alaçatı biraz da İzmir sokakları dedikten sonra rotamı Kuşadası'na doğru çevirdim. 

Kuşadası benim için aynı zamanda teyzeciğimi ziyarete dönüştü. Yalnız orda da süprizli yerler yok mu, var. Öncelikle Kadınlar Plajı çok meşhur. Temiz güzel bir plaj. Etrafındaki yemek içmek alternatifleri diğer yerlere göre bir tık tuzlu. Ancak bu civarda konaklamaların gecelik 40 TL'ye kadar düşmüş olduğunu düşünürsek yemeğin çok cep yakacağını sanmıyorum. Güzel bir sahili var merkezde. Akşam denize karşı oturup sohbet etmek çok keyifli. Ancak benim bayıldığım 2 yerden özellikle bahsetmek isterim. İlki domuzlarla akraba olma imkanı tanıyan Milli Park. 

Zeus Mağarası 


Milli parka gelmeden hemen önünde Zeus Mağarası var girişi ücretsiz. Fotoğrafını çekememiş olsak da ilginç bir yer. Mağara bir yerden denize bağlanıyor. İçerde insanlar yüzüyor ama benim ayağımı sokamadığım kadar soğuk bir suyu vardı. Mağara bir yerden denize bağlanıyor değişik tünelleri mevcut ancak dalgıçlar bu yeri bir kaç kez dalış yaparak bulamamışlar. Çok hoş bir yer, kesinlikle uğranması gerek. 

Milli Park


Milli Park ise en vahşisi insandan oluşan farklı hayvan türlerini demokratik bir şekilde bir arada barındıran, değişik zevklere uygun çözümler sunan koylara sahip cici mi cici bir parkımız, gözümüz. Hem taş hem kumsal plajları var. Tercihinize kalmış. Giriş ücretli. Araç ücretinde kişi sayısına bakılmadığı için kapı girişinden 10 metre ötede bi sürü otostopçu görmek mümkün. 
Belli bir saatten sonra kıyıya karpuz yemeye filan domuzlar iniyor. Seviyim dedim ama yemedi, çok sıcakkanlı olduklarını söyleyemeyeceğim. Seviyeli bir birliktelik yaşadık, orda kaldı. İkimiz de limitlerimizi koruduk.

Kuşadasında teyze saadetinde geçen bir kaç sıcacık huzur dolu günün ardından rotayı Didim'e çevirdim. Burda sadece bir kaç saat kalıcam. Sonra Bodrum'a gidicem. Hepsini anlatıcam. Zaten acelem var, çünkü yazıcak şeyler de birikti bir yandan. Didim ve Bodrum'u da sizle buluşturduktan sonra Zeytinli Rock Festivalini, Edirneyi, Bozcaada ve Assos'u yazıcam size. 

Öpüldünüz :*

Çok Okunanlar