Translate

9 Ocak 2016 Cumartesi

(yeniden) Küçük Prens ve Altı Çizilmiş Cümleler

Çocuk kalmak lazım azizim. Öyle çocuk olmak lazım ki zaman zaman yetişkinleri anlamak "yeniden" çok zor olmalı.. Bir gülü sevmenin ya da gerçek bir dost edinmenin susuzluktan daha önemli olduğunu hatırlayacak kadar mantıklı bir çocuk..

Kısacası bugün çocuk olmaya çalıştım yeniden, kendime bir ödül geçtim. Küçük Prens öyle bir kitap ki, insan her okuduğunda farklı cümlelerin altını çiziyor mesela. Bu aslında biraz korkutucu olabiliyor, çünkü (en azından bana) astroid B612'den gün be gün ne kadar uzaklaştığımı hatırlatıyor. Yine de ayağımın biraz yukarısında parlayan küçük bir yıldız görünüyor ki ısrarla yeniden sayfalar arasında çocukluğumu arayabiliyorum. Çocuk bedenimi, dalgalı yumuşak saçlarımı değil elbette, silgi tozuyla dünyada önemli işler yapılabileceğine dair inancımı.. Saklambaç gibi nesilden nesile aktarılacak yeni bir oyun yaratma gibi inovatif yaklaşımını, 8 yaşındaki bir çocuğun.. Dünyayı hayallerimle istediğim renge boyama gücümü.. Otoriteyi, parayı, kuralı tanımayan, kendi doğrularını ve yanlışlarını öğretilmemiş kanunlara göre tasarlayan, öğrenmeye çöldeki bir balık kadar susuz küçük prens ve prensesleri...

Wishlist'imde yer alan "daha çok okuma" maddesini bir başka satırdaki "do not procrastinate" maddesiyle birleştirdiğim için 2016 yılının benim için ikinci kitabı olan "Küçük Prens"in son kapağını kapadığım dakikalarda, bu okuyuşumdaki altını çizdiğim cümleleri sizlerle paylaşmak istedim :

"..bu kitabı, bu adamın bir zamanlarki çocukluğuna adarım."

"..altı ay süren sindirim boyunca uyurlar" (zaman zaman biz de sindirmek için uykuya dalıyoruz sanki doğanın genel bir kanunu bu)

".. asla işin özünü merak etmezler. Örneğin, 'Ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor? Kelebek koleksiyonu var mı?' diye sormazlar asla. Onun yerine, 'Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?' derler."

"Biri bir koyun istiyorsa, bu onun varlığını kanıtlar."

"Neyse ki yaşamın anlamını bilen bizler için, rakamların hiç önemi yok."

"Ne yazık ki ben, sandıkların içindeki koyunları görmeyi beceremiyorum. Belki de biraz büyükler gibiyim."

"Herkesin dostu olmaz."

"İyi bitkilerin iyi tohumları, kötü bitkilerin kötü tohumları olurdu. Ama bu tohumlar gözle görülmezdi. Hep birlikte toprağın kuytusuda uyurlardı, ta ki içlerinden birinin uyanacağı tutana kadar."

"Ne yazık ki Küçük Prens'in gezegenini kötü tohumlar sarmıştı... Bunlar baobap tohumlarıydı. Gezegenin toprağına bulaşmışlardı. Eğer bir baobap sürgününü topraktan hemen sökmezseniz, imkanı yok, ondan kurtulamazsınız. Bütün gezegeni sarar. Kökleriyle delik deşik eder." (gezegeninizi baobaplardan mutlaka korumalısınız)

"Öyleyse, dikenler neye yarar ki? "

"Kendine bir uğraş edinip, bilgisini görgüsünü arttırmak amacıyla hepsini tek tek dolaşmaya başladı."

"  'Sana hayranım' dedi Küçük Prens, hafifçe omuz silkerek. 'Ama bu seni neden bu kadar ilgilendirsin ki?' "

"Tüm insanlığı, Büyük Okyanus'ta minnacık bir adaya toplayabilirdiniz. Tabii, bunu söylediğinizde, büyükler size hiç inanmayacaklardır. Onlar çok daha geniş bir yer kapladıklarını sanırlar."

"İnsanların arasında da yalnızdır insan."

"Eşi benzeri olmayan bir çiçeğim var diye kendimi zengin sanıyordum. Halbuki sahip olduğum sıradan bir gülmüş." (bazı gülleri evcilleştiremezseniz, işte o zaman binlerce tilkiden biri gibi olurlar. sizin için kumsaldaki taşlardan biri olurlar. Onların çok azına aşık olup ömür boyu saklarsınız.) 

"Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da birbirine benzer. Bu yüzden biraz canım sıkılıyor doğrusu."

"Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez."

" - 'kimse olduğu yerden memnun değil mi, yani?'
- 'kimse bulunduğu yerden memnun olmaz ki.' "

"Yalnızca çocuklar ne aradıklarını biliyorlar."

"Yıldızlar gözlerden uzak bir çiçek sayesinde güzeller."

"Çok uzak orası. Giderken bu bedeni de götüremem. Çok ağır."

***

" Şu büyükler kesinlikle çok, ama çok tuhaf oluyorlar. "


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar