Translate

30 Kasım 2015 Pazartesi

KİTAP : Beyaz Zambaklar Ülkesinde


Merhaba dostlar :)

Dün akşam babamla D&R Store'u gezerken klasiklerin bulunduğu orta rafa yöneldim. Bir çok güzel kitapta iyi indirimler vardı. Tam bir sıra boyu Cumhuriyetin ilk romanları göz kamaştırıyordu. Derken kırmızı bantlı bir kitap dikkatimi çekti : Beyaz Zambaklar Ülkesinde. Kapağında  "Atatürk'ün okulların müfredatına konulmasını emrettiği  kitap" yazılı kırmızı bant, bir süredir okumak istediğim kitabın 'artık oku beni' diyen bir işaretiydi adeta.

Kitap, ilk kez Atatürk zamanında dilimize çevrilmiş. Atatürk bu kitaptan oldukça etkilenmiş, ve okuduktan sonra hemen tüm okulların müfredatına bu kitabın eklenmesini istemiş. Bu kitap yeni bir yaşam, yeni bir ülke yaratma konusunda eminim ki yol gösterici, motive edici, ilham verici bir eser. Bu nedenledir ki Atatürk de bir ülkeyi yeniden yapılandırırken hepimizin bu kitaptan dersler çıkaracağımızı düşünmüş olmalı. Öğrendiğim bir bilgi de, o dönemde, Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabının öğretmenler ve diğer eğitici kadroya ücretsiz dağıtıldığı.

Kitabın arka kapağında çok ilginç bulduğum bir bilgiyi de size alıntı yapmak isterim :

" 1960 yılında Türkiye'de Cemal Gürsel tarafından darbe yapıldı. Birkaç ay sonra Cumhuriyet gazetesi darbede yer alan subaylara, dünya görüşlerini ve eğitim seviyelerini öğrenme amaçlı bir anket yaptı. Ankette şöyle bir soru yer alıyordu : Okuduğunuz hangi kitap sizi en çok etkiledi ? Cevapların çoğu aynı kitabı işaret ediyordu : Beyaz Zambaklar Ülkesinde. "

Kitabın bir askeri darbeye ilham olduğu gibi bir anlam çıkarmak istemiyorum tabii ki bu alıntıdan. Yorum farkları her zaman olacaktır. Ama daha ilk sayfalarında, hatta önsözünde okuduğum bir cümle beni yukardaki alıntıdan tam da zıt bir yöne doğru sürükledi. Kitabın yazarı Grigoriy Petrov'un polis raporlarına geçen bir konuşmasındaki "Siz nasılsanız Rusya da öyle olacaktır. İşe önce kendinizden başlayın, binayı sonra inşaa edersiniz." sözlerinden bahsediyorum. Beni epey derinden etkiledi bu sözler.

Yazımı bitirdikten sonra kitabı büyük bir hevesle okumaya devam edeceğim. Ülkesini çok ama çok seven genç bir vatandaş olarak işe önce kendimden başlamalıyım. Ben nasılsam Türkiye de öyle olacaktır. Bu yüzden gayem, daha demokrat, adil, daha da dürüst, manen ve ilmen daha da zengin olabilmek. Bakalım bu kitap beni gayemde ne kadar ileri taşıyabilecek, şimdiden merak ediyorum.

Sevgiyle kalın..



* Ekleme : Babam bana hediye ettiği bu kitabın üzerine bir de not düşmüş ;

"Hayatı yeniden kurmanın bir devlet kurmak olduğunu anlatan eser. Kızıma, Ekim'e 29 Kasım 2015"

28 Kasım 2015 Cumartesi

Renkli Bir Kaçamak : RAHMİ M KOÇ MÜZESİ



Hikayemi sevdiğinizi görüyorum. Merak ettiğinizi de biliyorum. Dediğim gibi oraya ara sıra geri dönücem ve yavaş yavaş hikayeyi tamamlayacağım. 


Ancak bugün sizi İstanbul'un zengin ve renkli, mühim bir müzesine götürüyorum. Rahmi Koç Müzesi. 

Müzenin ücretsiz otoparkı var, genel olarak deniz ve kara ulaşımı da oldukça rahat. Bilet fiyatlarına gelince, güncel bilet fiyatlarını ve ziyaret saatlerini buradan öğrenebilirsiniz. 

Müzenin tersane binasının kapısından girdiğinizde sizi bahçe karşılıyor. Ancak girişin hemen solunda bulunan binadan girdiğinizde, çok hoş bir deneyime adım atmış oluyorsunuz. İşte giriş : 


İlk önce üst kattaki Atatürk Koleksiyonu ve Rahmi Koç Galerisini gördüm. Rahmi Koç Galerisinde, sayın Koç'a çeşitli üniversitelerinden verilen fahri doktoraları cüppeleriyle birlikte görüyoruz :


Atatürkün 2. kez Time Dergisi kapağında yer aldığı sayının orijinali , çeşitli dillere çevrilmiş Nutuklar, Atatürk, İnönü gibi liderlere özel yaptırılmış damgalı ve isimli sigaralar, Rahmi Koç'un imzaladığı imza defteri, Koç'a yazılan mektuplar, kendisine takdim edilmiş ödüller ve son olarak Koç'un müzenin 20. yılı için çizimini yaptığı müze objeleri beni çok şaşırttı. Çizimleri çok beğendim. 

İşte Time Dergisi : 


Koç'un 20. yıl özel çizimlerinin bir kısmı : 


Koridoru ilerlediğinizde Atatürk'e dair daha çok koleksiyon görmeye başlıyorsunuz. Fotoğraflardan biliyordum ama kumaşları, renk uyumunu bugün gördüğümde yeniden ikna oldum ki Mustafa Kemal Atatürk giyimine kuşamına da muazzam dikkat eden bir mareşal devlet lideriymiş. Bu şıklığın belki de saygınlıkla bir alakası vardı. Kendi öz saygısı veyahut halkına duyduğu saygıyla. Aşağıdaki fotoğrafı görüp de hayran kalmamak elde değil : 


Galerinin penceresinden : 


Atatürk'ün hastalık zamanında kullandığı kanlı mendil ise zannediyorum müzenin en sarsıcı parçalarından bir tanesi :


Ve Rahmi M. Koç'un 'oda' teması içerisinde yer alan koleksiyonun diğer parçaları. İçerisinde muazzam parçalar, hediye edilmiş tarihi eserler göreceksiniz. Rahmi Koç'un bir maketiyle birlikte. Bu odanın hemen önünde ise Latife Hanım'ın düğünde giydiği elbise, çeyizinden bir iki kumaş ve bir adet de kendisine ait elbise yer alıyor. Oldukça zarif buldum. 

'Rahmi Koç'un odası' teması  : 



Merdivenlerden inip hemen alttaki "Küçük Evler Sergisi"ne yöneliyorum :


 Koç, bu küçük bebek evlerini kiralamak yerine satın almayı tercih etmiş. Bunun daha ekonomik bir fikir olduğunu savunuyor, ve böylelikle artık bizim oldular diyor. Evler muazzam, hepsi restore edilmiş. Yapıldıkları yerin mimarisini, yaşam tarzını temsil ediyor ve iklimine kadar bir çok ayrıntıya da ışık tutuyorlar. Maketlerin içerisinde iğneden yarıbebek'ler de yer alıyor. Bu bebekler de bir dönemin çok beğendiği, döneme damgasını vuran bebeklermiş : 


Küçük Evler sergisinde ilerlerken sağda açılır kapılır bir kapı göreceksiniz. Bu kapı sizi Aydın Çubukçu Galerisi- Raylı Ulaşım bölümüne çıkartacak. Müzenin her yeri gibi burası da muhteşem bir gerçekçilikle dekore edilmiş. Kendinizi o dönemde ve tren istasyonunda hissediyorsunuz. Hemen karşıda sizi Sultan Abdülaziz'in Saltanat Vagonu karşılıyor. Muazzam bir şey : 


Sağda tarihin ilk lokomotiflerinden olan Atlı Tramvay yer alıyor. 



Raylı Sistemler bölümünden sonra müzenin Denizcilik bölümünü gezebilirsiniz, orada sizi ilk Ayvansaray Sandal Yapım Atölyesi karşılayacak : 


Maketini gördüğünüz bu tekneye uzaktan görüp aşık oldum, sonra okuduğuma göre kendisi "ünlü riva teknesi"ymiş :


Çok şık bir tekne değil mi sizce de ? İşte aslı : 


Koridorun sonunda bir de balıkçı barınağı mevcut : 


Daha sonra koridoru biraz geri dönüp üst kattaki Kayıklar bölümünü gezebilirsiniz : 

(Boğaziçi Gezinti Kayığı) 

Kayıklar bölümünün penceresinden gördüğünüz manzara sizi müze geziniz boyunca bir kez daha motive edecek. Tam yorulmaya başladığınızı düşündüğünüzde sizi yeniden dinçleştirecek  bir motivasyonu bu müze size kendiliğinden şu manzaralarla sağlıyor : 





 Kayıklar bölümünden aşağı indiğinizde bir kapı sizi Nostaljik Dükkanlar bölümüne yönlendirecek, bu kısımda tarihi konseptteki dükkanları görmeniz mümkün. Şifahane, Kunduracı, Demir  Dövme bunlardan bir kaçı : 




Müze hakkında genel bir kanınız oluştuysa bütün süprizini kaçırmak istemem. Sadece bir kaç güzel notla bir kaç fotoğraf daha paylaşmak isterim. Örneğin aşağıdaki araba 1966 Ford Anglia, dünya onu Harry Potter Sırlar Odası filmindeki uçan araba olarak biliyor : 



İşte Mini Couper'ın büyük büyük atası : 


ve 9 Kasım 1989 tarihinde yıkılan Berlin Duvarı'nın ardından yapılan zafer kutlamaları sonucu  "Komünizmin Çöküşünün Sembolü" olarak adlandırılan Trabant otomobil. Sembol kabul ediliyor çünkü duvarın yıkılışıyla birlikte Doğu almanlar Bradenburg kapısının önünde "Trabiler"i ile kuyruklar oluşturmuş. 


Otomobil galerisinin içersinde yer alan Demlik Cafe, fiyatları inanılmaz makul, mola vermek için şahane bir alternatif :

(bir çay ve bir sandviç 4-4.5 lira tutuyor. kedi ise paha biçilemez)


Cafenin hemen yanında yer alan Astronomi bölümü meraklılarını cezbeden bir spot. Big bang ve gezegenler hakkında bilgiler yer alan bu bölümde ayrıca bir meteroit kesidi de bulunuyor. 


Tersane üst katında yer alan At Arabaları bölümünde bir fayton. Bilgilendirme panosuna baktığımda yeni bir şey öğrendim. Fayton adı eski Yunan mitolojisinde Helios'un at arabası ile gökyüzünü geçmeye çalışırken Zeus tarafından öldürülen oğlu "Phaethn"ın adından türemiş meğer. 


İnsan gücüyle taşımacılık : 


Uçak ve motorsiklet düşkünlerini de heyecanlandıracak parçalar mevcut : 








 ve bir anekdot :


Tersanenin çadır kısmı : 


vallahi ben de ... 





Caddenin karşısında yer alan Lengerhane binasını gezmeyi unutmayın. Binanın girişinde sizi İngiltere'nin sembolleşmiş nostaljik telefon kulübesi karşılayacak : 


Lengerhane alt kat / Denizcilik bölümünden bir kaptan odası simülasyonu  :


ve kaptan : 


Bana göre Rahmi M. Koç Müzesi gezisi İstanbul'da mutlaka yapılması gereken özellikle Haliç tarafına gelindiğinde de kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında. 
Müzede fotoğraf çekmek, çoğu parçaya dokunmak, trenlerin içine girmek mümkün. Hatta elinizdeki görselleri #muzedefotograf hashtag'i ile instagramda paylaşabilirsiniz. 

Çok Okunanlar